7’den 70’e Tiyatro: Bademler Köyü

Hatırladığım kadarıyla 2012’nin son demlerindeydik.  Yeni okul, yeni hayat, yeni başlangıç derken yolum okulun dergi ekibiyle kesişmişti. Amatör muhabir olmanın heyecanıyla “Nasıl farklı olabilirim? Ne konu bulabilirim?” derken eve gelen aile dostumuzun sayesinde Bademler Köyü’nden haberdar oldum. Meğer bu köyümüz ne güzelliklere kadirmiş… Hem bir Egeli hem de tiyatro aşığı biri olarak Bademler Köyü ile ne çok ortak yanımız varmış…

Bademler Köyü Türkiye’deki köy tiyatrosu geleneğinin ilk başladığı yer olarak biliniyor.  İzmir’in Urla ilçesine yakın güzergahta bulunan bu köyde yediden yetmişe herkes tiyatrocu… Köy halkı sabahları ev işleriyle uğraşırken akşamları tiyatro yapıyor.

Köyde yaşayan herkesin bir lakabı var ve bu lakap tiyatroda oynadığı en meşhur rolden geliyor. Ölen köylülerin mezarlarında dahi bu lakaplar kullanılıyor.

Bademler’de yok yok… Türkiye’nin ilk köy oyuncak müzesi dediğimizde de, Metin Erksan’ın Susuz Yaz filminde de karşımızda Bademleri görüyoruz.

“Köydeki tiyatro sevgisi hayatın tiyatro olduğunu kabul etmemizdendir.” diyor Bademler Köyü sakini Murtaza Uran. Öyle ki herkes hem sahne önünde sahne arkasında çalışıyor. Bir yandan çaylarını hazırlarken bir yandan kulislerini inşa ediyorlar.

Murtaza Beyin anlattıklarından anlamlı bir şeyler yapmanın getirdiği mutluluğu hissedebiliyorum. Gösterdikleri emekler karşılıksız da kalmamış üstelik. Bademler halkı olarak birçok turneye gitmiş ve birçok ünlü simanın, basının dikkatini çekmeyi başarmışlar.

Mezara yazılan lakapları sorduğumda ise “Tiyatroda en başarılı olduğun rol ya da lakap mezara yazılır” diyor. Kendi amcasının mezarında “Michan” yazıyormuş. 72 ‘de sahnelediği bir oyundan beridir kendisine de “Ethem Dayı” deniliyormuş.

Mersin-Aslanköy, Kaş-Yeşilköy ve Urfa-Balıkova ‘da  köy tiyatrosu geleneğini devam ettiren arkadaşlarından söz ediyor Murtaza Bey. Hatta Aslanköy’den kadınların yer aldığı tiyatro oyunu Frankfurt’ta sergilenmiş. Azmin elinden hiçbir şey kurtulmaz sözü boşa değil…

Böyle bir gerçeği yeni öğrenen bir tiyatro aşığı olarak kendimi dağa taşa mı vursam yoksa bunu unutup 27 Mart’ta onlarla beraber bu çalışmaya destek mi olsam bilemiyorum. İkisini de yapmak mümkün ama önce aile dostumuzu bulup teşekkür etsem daha iyi olacak…

You May Also Like

Öteki’nin Yanında 30 Yıl: Prof. Dr. Yasemin Giritli İnceoğlu

Değişimden Korkma, Değişimle Dans Et: Çiğdem Berk

Tüm Hikayeler Gitmekle Başlar: Aliye Saygı

Cesaret Korktuğun Şeydir: Nazlı Yılmaz

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir