Çemberin Dışında: Zeynep Eda Türetken

Yatrika, Sanskritçe yolcu demek, aynı zamanda Tanrı’nın bir hediyesi. Yani her birimiz gibi.Bu yaşamda, zamanda, dünya toprağında yaptığımız tüm içsel ve dışsal yolculuklar öteye ve daha öteye, aydınlığa götürsün diye bizi…

Kralın Tapınağı (The Temple of the King) isimli şarkıda çok etkilendiğim bir bölüm vardır. Bir tilki yılında kilise çanı çalmaya başladığında yolu kralın tapınağına düşen insanların öyküsünü anlatır. Başka bir deyişle yeniden doğmadan önceki bitişi.

“İnsanlar çemberin tam ortasında dikilmiş öylece duruyor, arıyor, hissediyorlar. Çemberin çok uzağında, dünyanın bir ucunda merak ediyor, ümit ediyorlar…”

Kralın tapınağına gelene kadar çemberde kalmak mı? Yoksa o çemberin dışına çıkmak mı?

Yatrika Studio ve İyileşme Platformu kurucusu, profesyonel koç Zeynep Eda Türetken, o çemberin dışına çıkanlardan. Çemberin dışına çıktığı gibi; Yatrika Studio’da danışanlarının kendi çemberinden yarattığı zincirleri koparmasına da yardımcı oluyor.

8 Aralık 2019… Hayatımdaki birçok mucizenin başladığı gün… Yaptığım tüm içsel sorgulamaların, ‘neden’ ve ‘nasıl’ ların arasında yeni bir dünya yaratırken kendimde hala eksik kaldığını düşündüğüm bölümleri tamamlamak için yolumun başka bir Yatrika ile kesiştiği gün. Her şeyin önce kendi içimizde başladığı ve şekillendiği bir dünyanın varlığını, yolda olmanın güzelliğini, karşımızdakinin aslında içimizin yansıması olduğunu tekrar hatırladım onunla birlikte. Sonrasında o beni kanatlarımdan uçmam için serbest bıraktı, ama dostluğumuz ve hayatın bana getirdiği mucizeler hiç bitmedi. Kendisine ne kadar teşekkür etsem az biliyorum…

Bugün 23 Nisan 2020… Yatrika’nın doğum günü. Onu ona ve başkalarına anlatmak oldukça zor olsa da naçizane doğum günü hediyemi sizlerin önünde sunuyorum. Kendi yolculuğunuzda tüm mucizelerin sizleri bulması temennisiyle…

O zaman Zeynep Eda Türetken’in hikayesi ile başlayalım…

Zeynep Eda Türetken, 23 Nisan 1984 doğumlu ve eğitimci bir ailenin kızıdır. İTÜ’de aldığı Mühendislik eğitimi ve MBA derecelerine, profesyonel hayattaki pazarlama üzerine tecrübelerine rağmen 2014’ten bu yana profesyonel koçluk yapmakta ve bu yolda ilerlerken  eğitimci kimliğiyle buluşmuş biridir.

Bütün bunların yanında farklı ilgi alanları vardır. Triatlon ile antreman bilimine yakınlaşmış, bu alandaki müsabakalara hazırlanırken vegan beslenme üzerinde de kendini geliştirmiştir. Yoga antrenörlüğü belgesine sahiptir.  

Mühendislik geçmişinin dışında psikolojiyle ilgili olması sebebiyle ikinci masterına psikoloji üzerine devam etmekte ve eş zamanlı devam eden doktora derecesine ait tezi ise profesyonel koçluk üzerine yazmaya devam etmektedir.

Kariyerini birden fazla kez değiştirmiş biri olarak beraber çalıştıklarına sunduğu hizmette olduğu gibi kendisi de kendisine iyi gelen şeyi aramaktan vazgeçmemiş ve aradığını insan üzerine çalışmakta ve hizmet sunmakta bulmuştur.

Analitik alt yapısı sebebiyle soyut kavramları somut ve kolay anlaşılır halde anlatmak konusunda uzmanlaşmıştır. Kendi içsel yolculuğunda her zaman öğrenci, her zaman kendinin öğretmeni, her zaman yolda olan bir yolcudur

Yatrika Studio nasıl ortaya çıktı?

Yatrika; Sanskritçe yolcu, yolculuk halinde olan, seferi olan demek. Aynı zamanda Tanrı’nın bir lütfu, bir hediyesi demek…

Bir meditasyon sırasında “Ben bu dünyada neyim” diye düşünürken aslında bir yolcu olduğumu, hancı değil de yolcu olduğumu fark ettiğim anda ortaya çıktı.

Yatrika Studio, diğer tüm yolcuların buluştukları, birlikte yola devam ettikleri bir sanal ve fiziksel stüdyo hayaliyle kuruldu. Burada sadece benim eğitimlerim değil başka profesyonelleri de bilgilerini sunabildikleri, tüm yolcuların yani herkesin yola devam etmek için ihtiyaç duydukları hizmetleri alabileceği ve aynı zamanda paylaşımda bulunabileceği bir platform olarak düşünüldü.

Yatrika Studio’da yogadan, psikolojiden, nörobilimden, felsefeden, nefesten faydalanıyor ve daha birçok aracı kullanıyor, öğreniyor, ilham alıyoruz.

İnsana dair birçok konuya yönelik çemberler, atölyeler, söyleşiler gerçekleştiriyoruz, eğitimler veriyoruz. Tüm bunları fiziksel olarak stüdyoda ya da online olarak sanal stüdyomuzda gerçekleştiriyoruz.

“Tanrı aşktır, yaşamın özü aşktır ve diğer bütün duyguların altında ve temelinde yaradılış aşktır, yani sevgidir. Biz onu bir diğerinde ayna olarak yaşar veya Tanrı’nın bir diğer kulunda kendimize bir ayna yaparak görme fırsatı buluruz. “

Spiritüel yanını nasıl keşfettin?

Spiritüel yönümü 6 yaş civarında keşfettim. Sanırım aynı zamanda o yaşlarda soru sormaya başladım. İnsan nedir? Biz kimiz? Tanrı nedir? Tanrı nerede durur diye…

Ve ilkokul hayatında okumayı öğrendikten sonra okuduğum kitaplardan biri “Sofi’nin Dünyası”.  Anne soyunda felsefeci bir dedenin torunuyum. Aynı zamanda koçlukta çok ilham alınan Türkiye’deki ilk spor psikolojisi kitabının da yazarıdır, Lütfi Öztabağ. Yani soya çekim, ne koçluk ne sokratik açık uçlu sorulara merak tesadüf değil.  

Akıl-kalp bağlantısını kurduğum dönem ise 2018’in başı diyebilirim. Hayatımdaki önemli hayat olaylarının yarattığı değişim ve stres faktörüyle gelse de, aslında uzun senelerdir yaptığım birçok spiritüel pratiğin bana geri dönüşü oldu, olayların içinden büyüyerek çıkabilmek oldu.

Uzun yıllardır yaptığın çalışmalar sonucunda aklında kalan bir anıyı anlatabilir misin?

Profesyonel koçluğa başladığım 2014-2015 senelerinde, bir hukuk öğrencisi danışanım “Bana ne yaptın” diye koşarak geldi. Birden “Eyvah, ne oluyor” diye düşünürken, onun bu soruyu sormasının nedeni hayatındaki mucizevi değişimlerdi.

Psikiyatrik destek hem de terapi aldığı bir dönemde, hümanistik bir yaklaşımla özgüveninde ve motivasyonunda büyük artış ve hayatının genelinde dönüşümsel bir iyileşme süreci yaşadı.  

Kişinin varoluşuna, onun kendi için en doğru olanı bilmesine ve karar alabilmesine güvenen, yaklaşımı gerçekten işe yaradığını gördüğüm, yaptığım işin yansımasını izleyebildiğim ve kendi işime karşı güven oluşturduğum deneyimlerden biriydi. Sonra da mesleğime aşık oldum. Halen Türkiye süreçlerinde hizmet etmekteyim, senelerce de ulusal ve uluslararası mesleki oluşumlarda yer aldım.  

Peki, sence aşk nedir?

Akıl-kalp bağlantısının, insanın yerle ve gökle olan ilişkisinin tam ve bütün olarak kurulduğu, hemhal olduğu, hem puzzle ın bir parçası hem de puzzle ın bir bütünü, hem okyanusun bir damlası hem de okyanus olduğunu hissettiği hallerin bütününün aşk olduğu kanaatindeyim.

Çünkü Tanrı aşktır, yaşamın özü aşktır ve diğer bütün duyguların altında ve temelinde yaradılış aşktır, yani sevgidir. Dolayısıyla biz onu bir diğerinde ayna olarak yaşar veya Tanrı’nın bir diğer kulunda kendimize bir ayna yaparak görme fırsatı buluruz.

Genelde ebeveynler bunu annelikle tanımlıyorlar. Ya da Türk filmlerinde aşk sahneleri olarak görüyoruz. Veya teslim olan, yaradılışla bir olan insanlar bunu Tanrı’nın beden bulması ve her birimizin içindeki Tanrı parçacığı olarak tanımlıyorlar. Ben de aşkı dünyaya sunabildiklerimiz olarak görüyor ve mesleklerimiz vasıtasıyla dünyaya hizmetimiz olarak tanımlıyorum.

Yol…

Bence yol sürprizdir. Her nefes aldığın an, her uyandığın sabah… Her gece ertesi sabah uyanabilme umudu içerisinde olmak. Hayatın sana bulunduğun pozisyonda iyi ya da kötü görünen şeyin sana ne getireceğini yani ‘hayatının altının üstünden iyi olup olmadığını’ bilemediğin sürprizi. Yol, onları ne kadar kucaklayabildiğin ne kadar olumlu bir bakış açısıyla alabildiğindir.

Yolda neye dikkat etmek gerekir?

Hayatın içinde tekrar eden örüntülerin yani döngülerin farkındalığına. Çünkü eğer fark edebilirsek o döngülerden çıkabiliriz. O zaman tavrımızı, düşüncelerimizi, davranışlarımızı değiştirmemiz söz konusu olur. Ve ruh da tekâmül eder.

Bence yolun ve yolculuğun başından sonuna yapılması gereken; beş bin yıllık insan tarihinde bütün felsefelerin, ilimlerin anlattığı gibi ‘iyi insan olmak’ tır.

İyi insan olma nedir? Önce bir Tanrı parçacığı oluşunun farkındalığıyla kendi ruhuna, zihnine, bedenine saygılı olan ve bu anlamdaki seçimlerin farkında olan; sonra en yakınındaki birinci çemberdeki çevresine; ardından işi ve diğer tanıdığı vesilesiyle ulaştıklarına ve daha da dış hatta dünyaya zarar vermeme farkındalığı güderek düşünen, davranan, konuşan ve hayatını buna göre organize eden kişidir.

Yolcu iyi niyetlidir. Her şeyin temelinde insan iyidir. Öz ışıktır çünkü, öz Tanrı’dır. Bunun üzerine inşa ettiğimiz her şey mümkün olduğu kadar öze yaklaşmasın beklediğimiz şeylerdir. Yolcu Tanrı’nın ışığına, sevgiye, iyi insan olmaya doğru yol alan kişidir.

‘Sevgiliye Mektuplar’ dan bahsedebilir misin?

Sevgiliye Mektuplar aslında benim sevgilime yazdığım ama ona yazarken ondan ilahi ve yukarıda olan, yani asıl sevgiliye olan mektuplar. Her bir mektup anlam ve kavramları tarif ediyor. Bu anlam ve kavramları hem spiritüel taraftan hem de analitik taraftan anlatıyor.

Spiritüel tarafta Budizm, Sufizm gibi alanlardan, analitik tarafta ise kuantum, psikanaliz yaklaşımlarından, koçluktan ele alarak onu işliyor. Yani bildiğim hemen her şeyi Sevgilime yazdığım için konuya hakim olmayan herkesin de anlayabileceği basit, anlaşılır, günlük bir dilde anlatıyor.

Benim kişisel olarak geçtiğim süreçlere de yer veriyor. Dolayısıyla bir aşk hikayesinin kendisine göre geçtiği süreçleri işliyor. Şu ana kadar 40 mektup oldu.

Aynı zamanda kendi web sitemde Sevgiliye Mektuplar diye bir sayfa açtım ve orada da ilk kitap sonrası mektupları Online olarak sürdürmeyi düşünüyorum. Hem bahsetmek istediğim şeyler bitmedi hem ilişki ve aşk bitmedi hem de Tanrı’ya olan aşk zaten hiç bitmedi.

Dolayısıyla biten bir kitap şeklinde değil, devam eden online bir seri halinde mektuplar sürecek. Neler olacağını göreceğiz.

Son olarak söylemek istediklerin?

Yatrika Studio insanı insan oluşundan, içinden geçtiği halleri anlayarak yargılamadan yolunda ilerlemesini kolaylaştıran hizmet ve öğretileri sunan bir platformdur.

Kurumsal olarak da şirketler için aynı amacı İyileşme Platformu Eğitim şirketi olarak sunar.

Sadece Türkçe değil yabancı hocalar ile de çeviri ve ana dilinde eğitimlerle de çalışmalar yapıyoruz. Tüm yolcuları bekliyoruz!

You May Also Like

Öteki’nin Yanında 30 Yıl: Prof. Dr. Yasemin Giritli İnceoğlu

Değişimden Korkma, Değişimle Dans Et: Çiğdem Berk

Tüm Hikayeler Gitmekle Başlar: Aliye Saygı

Cesaret Korktuğun Şeydir: Nazlı Yılmaz

2 thoughts on “Çemberin Dışında: Zeynep Eda Türetken”

  1. Merve’cim
    Seçtiğin konu,kişi çok ilgimi çekti.
    Zevkle okudum kalemine,aklına sağlık.
    İyiki varsın çok öpüyorum.

    1. Burada bir teyze yorumu görmek ne tatlı 🙂
      Beğenmene çok sevindim teyzem, asıl sen iyi ki varsın.
      Çok seviyorum ve bolca öpüyorum seni.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir